ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

KARS TARİHİ

Türkmenistan’dan Anadolu’ya M.S.11.yüzyılda Selçuklu akınları sırasında ( 1018-1021) geldiği anlaşılan Ebul Hasan Hicri 425 Miladi 1033 yılında Kars’a 15 km. uzaklıktaki Yahnı dağının eteğinde Bizans ordusu ile yapılan bir savaşta yaralanarak Kars’ta şehit olmuştur. Şahadet mertebesine erişen ilk Anadolu 
evliyalarından birisi olan Ebul Hasan için 1064 yılında Sultan Alpaslan’nın Kars’ı fethetmesinden sonra bugünkü Kaleiçi mahallesinde bir türbe yaptırılmıştır. Türklerin Anadolu’ya yerleşmeye başladığı tarih olan 1064’den önce Anadolu’nun Türkleşmesi için gelen bu Alperen 70 yıllık ömrünün tamamında tasavvufunu insan sevgisi üzerine kurmuştur. Nurul Ulum adlı eserden onun “Türkmenistan’dan Şam’a kadar yaşayan birisinin eline diken batsa acısı benim acımdır” şeklindeki düşüncesinde bu muazzam insan sevgisi ifadesini bulur.
Evliyanın Kars merkezinde Kaleiçi mahallesindeki türbesi Ortaçağın sonlarına kadar Kars ve Doğuanadolu’da geçen siyasi mücadele ve savaşlar sebebiyle zamanla unutulmasına yol açmıştır. Ancak 1579 yılında Osmanlı Padişahı III.Murad doğu sınırlarındaki siyasi istikrarsızlığa son vermek için Lala Mustafa Paşa komutasında gönderdiği 100 bin kişilik Osmanlı ordusu 
Kars’ı eyalet merkezi yapmak için başlatılan imar çalışmaları sırasında bu Anadolu evliyasına ait kabir bulunarak Ebul Hasan’ın ismine izafeten Evliya Camii inşa edilerek evliyanın kabri de camii bahçesindeki türbeye defnedilmiştir. Basit örgü sistemi ile tüf taşından dörtgen planlı olarak yapılan Ebul Hasan Harakani türbesi
 1998 yılında Evliya Camisinde başlatılan restorasyon çalışmaları sırasında türbenin basit örgü duvarları kaldırılarak kubbeli bir şadırvan içerisine alınmış ve Evliya mezarının sandukasının etrafı ahşap çerçeve ile çevrilmiştir. Sandukanın üzerindeki kavuk ve kadife örtü de tamir edilerek orijinal hali ile yeniden sanduka üzerine konulmuştur. Evliyanın türbesi bu onarımdan sonra halkın ziyaretine açılmıştır.
11. Asrın tasavvuf alimlerinden Ebul Hasan Anadolu’nun Türkleşmesi için müritleri ile birlikte hizmette bulunmuş tevazu sahibi bir evliya idi. O Anadolu’nun fethi için Alperenlik ruhuyla ilk tohumları atmış, kendisinden bir asır sonra yaşayan Ahmed YESEVİ’yi de etkilemiştir.
 Ebul Hasan’ın tasavvuf görüşünü anlatan Nurul Ulum adlı eserden onun “ Her kim bu dergaha gelirse ekmeğini veriniz, inancını sormayınız” şeklindeki düşüncesi daha sonra Mevlana’da “ Kim olursan ol yine gel” şeklinde ifadesini bulmuştur. Mevlana şiirlerinde Ebul Hasan Harakani’yi “ Şeyh-i Din” ( Dinin Şeyhi) olarak nitelemiştir. Yine Ebul Hasan Harakani Nurul Ulum adlı eserin 6. bölümünde “ Bana seni gerek” şeklinde ifade ettiği Allah sevgisi Yunus Emre’nin şiirlerinde şekillenmiştir.
Kars ili, Merkez Kaleçi mahallesi, Ozanlar sokak, Pafta 30, Ada 72, Parsel 4’de yer alan bugünkü Evliya Camii külliyesi içerisindeki Ebul Hasan Harakani türbesi şehit olduğu 1033 yılından 31 yıl sonra Kars’ın Alpaslan tarafından fethedilmesi sırasında yapılmıştır. 
Yüzyıllar içerisinde türbe bazı değişikliklerle günümüze kadar ulaşmıştır. 1998 yılına kadar Evliya camii bahçesinde tüf taşından basit örgü sistemi ile yapılan dörtgen bir yapı içerisinde bulunan türbe bu tarihte Evliya camisinin restorasyonu sırasında basit yapılı duvarlar kaldırılarak Evliyanın sandukası ahşap çerçeve içerisine alınmış ve kabrinin bulunduğu alana kubbeli bir şadırvan yapılmıştır. 
Türbenin giriş kapısında bulunan 1617 tarihli Osmanlıca kitabede kubbeli şadırvanın giriş kapısına orijinal hali ile yerleştirilmiştir. Bu kitabe Mehmet DERVİŞ Paşa tarafından Hicri 1026 Miladi 1617 tarihinde yaptırılmış olup, Osmanlıca “ Hak nasip etti yapıldı merkad-i nev gülzar. Ebul Hasan Harakan şeyhi yattuğu bu yerdir ” anlamındadır.
Kağızman İlçesi Kötek Belediyesi Çamuşlu Köyü Yazılıkaya resimleri Çamuşlu Köyü civarlarında Aladağ’ın doğu yamaçlarında bulunmaktadır. Üst Paleotik çağlardan kalmıştır. Bu civarda tombul tepe ve Kurbanağa mağaralarında bulunan taş araçlar, ocak yerleri ve şölen tipi el baltaları ise M.Ö. 10.000 yılında tekabül eden alt paleolitik dönemden kalmıştır. Kurbanağa mağarasında ayrıca, tunç çağına ait çanak-çömlek ve kement file gibi avlanma araçlarını gösteren duvar resimleri bulunmaktadır. Yazılıkaya, Bazalt yapılı bir kayanın dik ve düzgün yüzünde, biri büyük, diğeri küçük iki panodan oluşmaktadır. Büyük pano yerden 4 m. yüksekten olup, 14 m. uzunlukta ve yaklaşık 4 m. genişliktedir. Küçük pano ise aynı duvarın doğu uzantısı üzerinde yer almaktadır. Yazılıkaya panolarında insan ve hayvan figürleri bulunmaktadır. Bu hayvanlar geçi, geyik ve eşeklerden oluşmaktadır. İkinci panonun üzerinde kale benzeri araçlarla oynandığı saptanmıştır. Daha genç dönemlerde yaptığı sanılan bu çizgi üzerinde küçük opsitdiyen kalemler kullanıldığı sanılmaktadır.
TANIMI : 19. Yüzyıl sonunda Baltık mimari tarzında, Doğu-Batı istikametinde inşa edilen bina dikdörtgen planlı olup, üç bölümden oluşmaktadır. Kuzey cephedeki sütunlu giriş kapısının ana bölümü kesme taştan yapılmış olup, bu kısmın kuzeye ve güneye bakan giriş cepheleri yarım oval bir şekilde ahşaptan yapılmıştır. Ana binanın sağında ve solunda bodrum katı ile birlikte iki katlı olan ve temel duvarları taştan, cephe duvarları ahşaptan yapılan ve yine giriş kapıları kuzeyden açılan iki bölüm daha mevcuttur. Bu iki bölümün cephe duvarları tamamen simetrik çam ağaçlarından birbirine geçmeli ikişer sıradan oluşmaktadır. Ahşap hatılların çapı hemen hemen aynı olup, üst üste ve yan yana geçme tekniği ile inşa edilmiştir. Binanın kuzey ve güney cephesinde üzerleri üçgen yapılı 8 adet büyük 4 adet küçük pencere mevcuttur. Kuzey cephedeki sütunlu giriş kapısının kenarlarında birer sütun ve bu sütun kısmın üzerini oluşturan çatı kısmında yüksekçe bir kırma çatı bulunmaktadır. Kuzey cephedeki sütunlu kapıya ve yan bölümleri oluşturan ahşap binanın giriş kapılarına merdivenle ulaşılmaktadır. Binanın yan cephelerinde ayrıca 4 adet pencere bulunmaktadır.